Ana içeriğe atla

Bindik bir alamete!

Holaa amigas !  Yazdığım yazılara güzel yorumlar aldığım gibi ''içimizi kararttın yahu!'' diyenler de olmuyor değildi. Bende hep içimin karanlık kısmını yansıtmamak adına biraz değişiklik olsun istedim. Bu yaz yapmak istediğim, aklımda olan birkaç şeyi sıraladım. Belki de yapmayacağımı bile bile kendime oynadığım küçük bir kandırmaca oyunumdur bu, bilemedim.
  Eveeet muhteşem bir final haftamın ardından hız kesmeden kendimi müthiş misafir ağırlamalı bayram tatilinde buldum.  Bütün hengame bitip kendimle baş başa kalınca 'ben boş zamanlarımda ne yapıyordum?' sorusunun her yaz olduğu gibi beynime dank etmesiyle kendimi bir boşluğun içinde bularak boş duvar izlemeli aktivitemi tekrar hayata geçirdim. -Hayırlı olsundu çünkü böyle zamanlarda çok tehlikeliyimdi- Baktım olmuyor bu boşluk zehri zihnimi daha fazla sarmadan hanimiş benim final zamanı beynimi kurcalayıp ahh boş olsamda yapsam dediğim şeyler diyerek her birini kağıda döktüm. Şimdi sizlere kafamda kuyrukları birbirine değmeyen tilkilerin söylediklerini aktaracağım. 

Bir ispanyol değildik ama biz de ispanyolca girişler yaptık.. bilin bakalım neden? Çünkü Ayşenur canlısı tatilde İspanyolca öğrenmeye karar verdi - ya da öğrenmeye çalışmaya  -Oturup uzuuunca düşündüm dersem yalan olur, aklıma yeni bir dil öğrenmek geldi ve seni seçtim pikaçuu! İspanyolca öğrenmeye karar verdikten sonra işe 3-5 kelime öğrenip evde şekil şukul yaparak başladım :d  Ee ne yapacaktım bütün gün oturup hayatımı sorgulayamazdım ya!  Eyy ispanyolca sen mi büyüksün ben mi he!?!!? Bakın buraya yazıyorum benim gibi tatilde ispanyolca öğrenmek isteyen arkadaşlarım varsa tutsun elimden. Çünkü her an boşluğa düşecekmişim gibi ayahta mı duramıyom diye gezmeye başlayabilirim. Şurada blogumu okuyan üç beş bilemedin yüz kişi falansınız aranızda bir tane ispanyolca öğrenmek isteyen çıkmazsa yakarım buraları arkadaşlar. Bakın güzel saçmalarım, harika bir takım arkadaşıyımdır. Bence birlikte ispanyolca öğrenmek harika bir fikir olabilir. Language buddy olmak isteyen arkadaşlarımı bekliyorum:d

Bunu okuyan birçok kişinin de bildiği gibi final haftası insanın hayatta yapmak istemeyeceği şeyler bile ona cazip gelir. İzlemekten hoşlanmayacağı film bile oscarlıktır. Ben de bu güruha dahil olan biri olarak kafamda okunacaklar listesini hazırlamış, izleyecek dizi filmlerimi düşünmüştüm. Ne hikmettir ki final haftasından sonra hiç izlemek için can atmamış gibi unuttum hepsini. Netflix'e yancı olarak girdiğim hesapta üyeliğim bitmeden hemencecik izlemeliydim listedekileri. Birde bilgisayara bakmaktan ve kitap okumaktan gözlerim ağrımasa her şey iyi olacaktı..

 İstanbulda yaşayan bir yabancı olduğumu şehir dışından gelip bana İstanbulu tarif eden arkadaşlarım bilir.  Yine her yaz yaptığım gibi bu yaz da gezilecek yerlerin listesini yaptım. Yazdığım yerleri gitmek istediğim kişilerle bile hayal ettim. Lütfen evde yatmayayım gezeyim lütfeen.  Bu yaz üşenmeyeyim de şu listeyi bitireyim nooluurr. 

Yapmak istediklerim arasında kitap kategorisine girdiği halde ayrı olarak bahsetmek istediğim bir kitap var. Aidin Salih'in  Gerçek Tıp kitabı. Bu kitaba sene içerisinde başlayıp yoğunluktan - belki de bahaneler yığınından - devamını getirememiştim. Tatilde biter mi bilmiyorum ama ne kadar yol katedersem o kadar kendimde bir şeyler değiştirebileceğime inanıyorum. Yediklerim, yaptıklarım yahut yapmadıklarım kısaca hayatım hakkında birçok bilgi verecekti bu kitap bana. Bizi nasıl zehirliyorlar, nelere maruz kalıyoruz, bu biyolojik savaşın neresindeyiz, kendimizi nasıl koruyacağız gibi şeylere cevap bulmaya çalışacağım. Bizi ittikleri sisteme uymayıp gerçeğe giden yolu arayacağım. Çünkü gerçeğe giden yol, ilahi kanunları çiğnemeyen yoldur.

Gerçeğe giden yol demişken bıraktığım meal okumalarıma değinmeden geçemeyeceğim. Meal okumalarına başladığım günden bu yana her gün 1 sayfa okusaydım bile harika bir ilerleme kaydedebilirdim. Geçen zamanda ki boşluklarda yapabileceklerimi hesaplamadan duramıyorum. Akıp giden zaman geri gelmiyor, el değmemiş zamanı kaybetmemek önemli olan. İşim vaktimden ne çokmuş meğer. 

 Birde son olarak bu yaz yapılacaklar listesinde daha az üzülmem gerektiğini de eklemeyi unutmadım. Kendimden en büyük ricamdır üzülmemek. Daha az ağlamak mesela. Gözyaşlarımı göz pınarlarımda değil de daha derinlerde tutmak. Her cümlenin noktasına takılmamayı, virgüllerde soluklanmayı bilmek. 

Buraya kadar her şey güzeldi yazdık ettik falan ama icraat kısmında bir sorun çıkarsa iş sakat :d Yukarıda yazdığım gibi eğer benimle aynı fikirde olan, yazdıklarımda ortak paydada buluştuğumuz kişiler varsa birlikte güzel şeyler yapabiliriz. Okuduğumuz kitapları beraber tartışabilir, ispanyolcada beraber saçmalayabiliriz. Kitap, film  önerisi yapacak olanlar olursa beklerim. He birde kitap listesi ve gezme olayı için para lazım ibanımı aşağıdaki linkten ulaşsdfgkfg dermişim şaka şaka.  Şimdilik bu kadar. Yazın sonunda olursa hani bir şeyler dönerim buralara gfdjgsd
Adiós amigas!

Yorumlar

  1. He sen ondan evin içinde hunisini kaybetmiş deli gibi adios amigas diye bağırıyorduun asdfghjk
    İnş karşim öğrenrsin inş

    YanıtlaSil
  2. Gezecek para bulunur da bana gezecek insan lazım hahahahaha
    Neysee uzun lafın kısası kullandığın dil ve uslubu beğendim başarılarının devamını diliyorum ❤️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

bitsin bu delilik

Sizde kendinize gülüyor musunuz?   Ben çok gülerim mesela hemde en çok kendime gülerim. Ama şimdilerde bir kalbim olduğunu unutup hunharca savurduğum duygularımı toplamaya çalışıyorum.  'Sen neleri atlatamadın bunu mu atlatacaksın be Ayşenur' mottosuyla çıktığım şu yola sendeleyerek atıyorum adımlarımı. Düşündüğüm yanlarım ağrıyor. İçimde avaz avaz bağıran sesleri kısmaya çalıştıkça hoparlörün bozuk düğmesi sesi daha da yükseltiyor. Böyle şey olsa mesela istemediğimiz şeyleri bir kerede kafamızdan atabilsek. Olmuyor mu? Hiç mi? Peki. Bir kağıt bile en fazla 8 kez katlanabilirken nasıl olurda kendime katlanıyorum diye düşünmüyor değilim bazen. İçimde sevgi adına biriktirdiğim ne varsa  nefrete dönüştüğünü hissedebiliyorum. İnandığım şeyler üzerine inancımı yitiriyorum. K afamda kurduğum ütopyamda gerçeklik yıkıyor algımı.  Aklıma geldikçe beynimi söküp atmak istediğim düşüncelere kapılıyorum çoğu zaman. Kendime ne çok haksızlık ediyorum bir bilseniz. Herkese karşı olan me

mevsim sonu

kendi değişikliğime ayak uyduramayan bir insanım. kendimi anlamayı beklemiyorum - şu ana kadar olmadı bundan sonrasını da beklemiyorum- ama biraz kendimle anlaşmayı isterdim. insanın her günü bir olmuyor, yahut her mevsiminde güneş açmıyor. mesela ben kasvetli havalar yaşarken güneşin açacağına inandıramıyorum kendimi.  şimdi geriye dönüp ilk günüme bakınca bu mevsimin böyle biteceğini hiç düşünememiştim diyorum. her mevsime alışıp sonuna gelemiyorum. eskiler benim için güzel anılar olarak kalıyor o anların bitmesini hiç istemesemde. güzel insanlar biriktiriyorum, ön yargılarım eriyerek ayaklarımın altında kalıyor. içime sığdıramıyorum tanıdığım  insanları. yaptıkları her iyilik unutulmaz bir borç olarak kalıyor üzerime. bu mevsimde yerler buz tutsa da ayakta kalmayı başarıyorum. her düştüğümde yanımda hep sevdiklerim oluyor. her mevsim ağladığım günler oluyor bazen, güneşi her gördüğümde yorganı kafama kadar çekip sanki hiç yokmuşum gibi davranmak istiyorum kendime. kendi kendimin

gelecekteki kendime

zaman her şeyi yaşlandırıyor, değiştiriyor, güzelleştiriyor. e tabi sende epey değişmişsin, çok büyümüşsün. gözlerin, yanakların, dudakların ne çok şey anlatıyor. yıllar sana ne çok şey katmış. ne çok şey öğrenmişsin zamandan. okulunu bitirmişsin. demek hayatında stres yapacağın bir şeyi azalttın. ama şuan anlıyorsun ki aslında hayatındaki en ufak bir pürüz bile değil bu okul. hayat denen bu uzun yolda bir tümsek bile olamayacak kadar küçük. şuan bu yaşında üzüldüğün şeylere bakıyorsun da ne çok değmeyecek şeylere üzülmüşsün. şuan ne olduğunu bile hatırlamadığın şeyler için saatlerce ağlamışsın. bakıyorumda kendime ne çok yazık etmişsin. mükemmeliyetçiliğinin vermiş olduğu huysuzluk peşini hala bırakmamış. hala çok çalışıyorsun. hep en iyisi olmak zorundasın değil mi? hayır, değilsin. ama hala kendini inandıramamışsın. yerlere göklere sığmayan hayallerin ne alemde? kendini bile inandıramadığın, kurmaya bile korktuğun hayallerin. Kudüs'e gittin mi mesela? oradaki çocukların b