İnsan
olmak bazen zorlanmayı, zırıl zırıl ağlamayı, bazen güçlü durmayı, yalnız
kalmayı, kalabalıklarda kaybolmayı, bazen gülmeyi, düşmeyi, düştüğün yerden
kalkmayı, bazen tutunacak dal bulamayıp olduğun yerde çırpınmayı, bazen de
etrafındakilerle ayağa kalkmayı gerektiriyor. İki nokta arasına birbirinden
benzersiz duygular sığdırmayı, hep bir öncekini unutmayı, yeniden başlamayı,
bazense bir noktada takılı kalmayı gerektirebiliyor. Zaman bizi başlangıç
noktasından uzaklaştırıp bitiş noktasına yaklaştırıyor her defasında.
Uzaklaştıkça sona yaklaştığını hissediyorsun. Eskisi gibi olmayacağını
biliyorsun hiçbir şeyin. İnsansın ve çok güçlüyüm sanıyorsun. Bazen dünyaya
meydan okuyacak gücüm var sanıyorsun bazense rüzgar esintisine yığılıp
kalıyorsun yere. Başlangıç ve son denen iki nokta arasında hiçbir durak
olmadığını biliyorsun. Belki de zamanla öğreniyorsun. Bazen her şeyi çok iyi
yapmak zorundaymış gibi hissediyorsun. Hep güçlü kalmak, dik durmak zorundaymış
gibi. Bazense her şeyden pes edip kendi içine kapanıyorsun. Zaman geliyor bir şeyler aramak için çıkıyorsun yola. Döndüğündeyse ne aradığını unuttuğunu ama cebindeki çakıl taşlarını bulduğun için mutlu olduğunu söylüyorsun. O taşları çevrene dağıtmak seni mutlu ediyor, biliyorsun. Zaman geliyor puzzle’ın son
parçasıymış gibi hissettiğin parça ellerini kesiyor, "bu kan da nereden geliyor?" diyorsun. Ellerin uyuşuyor farketmiyorsun. Gözünde büyüttüğün dağların yerle
bir oluşuna şahitlik ediyorsun. Dağılan toprak parçaları seni hep bir adım ileriye götürüyor. Bazen gözlerini kapatıyorsun görmemek için,
sesler kulağına geliyor. Kulaklarını kapatıyorsun, zihnindeki düşünceler peşini
bırakmıyor. Sen bilmesen de orda saklanmış bir gerçeklik oluyor, üzerini
kapatamıyorsun. Ulaşamam sandığın kalenin en tepesine çıkıyorsun, bir hayal
kırıklığı karşılıyor seni. Manzara sandığın şey aslında tekrar basamaklarından
ibaretmiş, görüyorsun.
.
.
İnsansın
ve yanılacaksın. Son noktaya gelene kadar deneyecek ve öğreneceksin. Geriye
dönüp bu iki nokta arasındaki hayat silsilesinden bana ne kalmış diye
baktığında o puzzle'ı tamamlamış, kanayan elleri kabuk bağlamış, daha güçlü ve hatalarından ders çıkarmış bir “sen”
kaldığını göreceksin. Ve öğreneceksin, aslında hepsi geçmişten başka bir
şey değilmiş diyeceksin.
Yorumlar
Yorum Gönder