Ana içeriğe atla

bitsin bu delilik


Sizde kendinize gülüyor musunuz?  
Ben çok gülerim mesela hemde en çok kendime gülerim. Ama şimdilerde bir kalbim olduğunu unutup hunharca savurduğum duygularımı toplamaya çalışıyorum.  'Sen neleri atlatamadın bunu mu atlatacaksın be Ayşenur' mottosuyla çıktığım şu yola sendeleyerek atıyorum adımlarımı. Düşündüğüm yanlarım ağrıyor. İçimde avaz avaz bağıran sesleri kısmaya çalıştıkça hoparlörün bozuk düğmesi sesi daha da yükseltiyor. Böyle şey olsa mesela istemediğimiz şeyleri bir kerede kafamızdan atabilsek. Olmuyor mu? Hiç mi? Peki. Bir kağıt bile en fazla 8 kez katlanabilirken nasıl olurda kendime katlanıyorum diye düşünmüyor değilim bazen.
İçimde sevgi adına biriktirdiğim ne varsa  nefrete dönüştüğünü hissedebiliyorum. İnandığım şeyler üzerine inancımı yitiriyorum. Kafamda kurduğum ütopyamda gerçeklik yıkıyor algımı. 
Aklıma geldikçe beynimi söküp atmak istediğim düşüncelere kapılıyorum çoğu zaman. Kendime ne çok haksızlık ediyorum bir bilseniz. Herkese karşı olan merhametim kendime gelince yok oluyor. Hiç olmadığım kadar acımasızca davranıyorum kendime. Kendi içimde kayboluyorum.
"İç sesime dikiş atmak istiyorum. ama bunu nasıl istiyorum bir bilseniz."
Zihnim kırıntılardan oluşan bir hatıra çöplüğü. Bir şeyler bulup birleştirdiğimde hatırlıyor gibiyim yitik zamanda yaşadıklarımı. Ama bu o olmamalı diyorum. Hatta sayacak olsam birçok sebebimde var. Hayır bahane değil, kendimi de kandırmıyorum. Beynimdeki düğüm çözülmüyor, ipin ucunu dahi bulamıyorum. Bu düşünce, tanıyamadığım benliğimle karşıma dikilmiş benden hesap soruyor. İçimi kemirmesine izin verdiğim her düşünce bir gün karşıma çıkıp bana hesap soracağının da farkındayım ama cevap verebilecek kadar cesur değilim. Bu yüzden şimdilik hepsini sessize alıyorum. Neresinden tutsam elimde kalan bu hikaye de tam burada nihayete eriyor. 

ve bir ses ;
-herkes için mutlu son-


*

Yıl 2019 bir şubat akşamında zihnimin köşesinde incesaz'dan eylül çalarken yazıyorum bunları. Kim bilir hangi yılda hangi ayda okurken güleceğim yine kendime. Yine ne yazmış bu deli diyeceğim.
 -susun beyler, deli konuşuyor-. 
Yazdıklarımda kendisinden bir parça bulanlar yada en başından beri sıkılarak okuyanlar veyahut ne diyor bu deli diyenler için fazla uzatmadan bir parça bırakıyorum. Umarım yazdıklarımın eksikliğini tamamlar. 
https://www.youtube.com/watch?v=Dgzs3FhOZ7Q&t=1s




















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

mevsim sonu

kendi değişikliğime ayak uyduramayan bir insanım. kendimi anlamayı beklemiyorum - şu ana kadar olmadı bundan sonrasını da beklemiyorum- ama biraz kendimle anlaşmayı isterdim. insanın her günü bir olmuyor, yahut her mevsiminde güneş açmıyor. mesela ben kasvetli havalar yaşarken güneşin açacağına inandıramıyorum kendimi.  şimdi geriye dönüp ilk günüme bakınca bu mevsimin böyle biteceğini hiç düşünememiştim diyorum. her mevsime alışıp sonuna gelemiyorum. eskiler benim için güzel anılar olarak kalıyor o anların bitmesini hiç istemesemde. güzel insanlar biriktiriyorum, ön yargılarım eriyerek ayaklarımın altında kalıyor. içime sığdıramıyorum tanıdığım  insanları. yaptıkları her iyilik unutulmaz bir borç olarak kalıyor üzerime. bu mevsimde yerler buz tutsa da ayakta kalmayı başarıyorum. her düştüğümde yanımda hep sevdiklerim oluyor. her mevsim ağladığım günler oluyor bazen, güneşi her gördüğümde yorganı kafama kadar çekip sanki hiç yokmuşum gibi davranmak istiyorum kendime. kendi kendimin

gelecekteki kendime

zaman her şeyi yaşlandırıyor, değiştiriyor, güzelleştiriyor. e tabi sende epey değişmişsin, çok büyümüşsün. gözlerin, yanakların, dudakların ne çok şey anlatıyor. yıllar sana ne çok şey katmış. ne çok şey öğrenmişsin zamandan. okulunu bitirmişsin. demek hayatında stres yapacağın bir şeyi azalttın. ama şuan anlıyorsun ki aslında hayatındaki en ufak bir pürüz bile değil bu okul. hayat denen bu uzun yolda bir tümsek bile olamayacak kadar küçük. şuan bu yaşında üzüldüğün şeylere bakıyorsun da ne çok değmeyecek şeylere üzülmüşsün. şuan ne olduğunu bile hatırlamadığın şeyler için saatlerce ağlamışsın. bakıyorumda kendime ne çok yazık etmişsin. mükemmeliyetçiliğinin vermiş olduğu huysuzluk peşini hala bırakmamış. hala çok çalışıyorsun. hep en iyisi olmak zorundasın değil mi? hayır, değilsin. ama hala kendini inandıramamışsın. yerlere göklere sığmayan hayallerin ne alemde? kendini bile inandıramadığın, kurmaya bile korktuğun hayallerin. Kudüs'e gittin mi mesela? oradaki çocukların b